Aşureyi kim buldu? Ne zaman kim tarafından icat edildi?

Aşure - Kısık Ateş

Aşure, Türk mutfağının en eski tatlarından biridir. Birçok kültürde bulunan bu tat, Türk mutfağında da önemli bir yere sahiptir. Aşure, içerisinde bulunan birçok malzeme sayesinde birçok besin değeri de taşır. Bu nedenle, Türk kültüründe özellikle Muharrem ayında pişirilir ve farklı yerlerde farklı şekillerde yapılır. Aşure’nin kökenine dair birçok farklı teori bulunmaktadır. Ancak, aşureyi kimin bulduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

Aşure, genellikle peygamberimiz Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesinin ardından, onun ailesi ve yakınları tarafından pişirilmiş bir yemek olarak kabul edilir. Bu olaydan sonra, Hz. Muhammed’in eşi Hz. Ayşe’nin tavsiyesi üzerine, aşure pişirilerek yoksulların ve fakirlerin paylaşması gerektiği ilan edilmiştir. Bu şekilde, aşure bir paylaşım yemeği olarak kabul edilmiştir.

Bazı kaynaklarda, aşure yemeği ilk kez Hz. Nuh’un gemisinde pişirildiği ve bu yemek sayesinde insanların açlıktan kurtuldukları söylenmektedir. Bazı kaynaklara göre ise, aşure ilk olarak Hz. İbrahim tarafından pişirilmiştir. Bu olaya göre, Hz. İbrahim bir gün yanına gelen üç yabancıya yemek ikram etmek istemiş, ancak elinde yeterli malzeme bulunmamıştır. Bunun üzerine, elindeki malzemeleri bir araya getirerek aşure pişirmiştir.

Ayrıca, aşure yemeği Museviler ve Hristiyanlar tarafından da yapılmaktadır. Museviler, aşureyi İbrani takvimine göre yılın 10. ayında (Tishri ayında) yaparlar ve bu ayda Museviler için önemli bir gün olan Yom Kippur’a bağlı olarak aşure yemeği yaparlar. Hristiyanlar ise, aşureyi Noel öncesinde yaparlar ve buna “Advent Aşuresi” denir.

Günümüzde, aşure Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir ve Muharrem ayında pişirilerek dağıtılır. Aşure tarifi, yöreden yöreye değişiklik gösterir. Ancak genellikle, nohut, fasulye, buğday, kuru üzüm, kuru incir, fındık, ceviz, badem, nar gibi malzemeler kullanılır. Ayrıca, aşureye tarçın, karanfil, kakule gibi baharatlar da eklenir. Malzemeler önceden haşlanarak hazırlanır ve ardından bir araya getirilerek pişirilir. Aşure pişirilirken genellikle büyük kazanlar kullanılır ve bu kazanlar halkın ortak kullanımına açık olur.

Aşure, Türk kültüründe bir paylaşım yemeği olarak kabul edilir. Muharrem ayında aşure yapmak ve paylaşmak, fakirlere yardım etmek ve sevgiyi, kardeşliği, dayanışmayı güçlendirmek için yapılan bir gelenektir. Aşure dağıtımı sırasında, kapı kapı dolaşarak aşure ikram edilir ve bu gelenek hala birçok yerde sürdürülmektedir.

Sonuç olarak, aşure birçok kültürde ve dinde farklı şekillerde yapılmaktadır. Türk kültüründe ise özellikle Muharrem ayında pişirilerek paylaşım yemeği olarak kabul edilir. Aşureyi kimin bulduğuna dair kesin bir bilgi olmamasına rağmen, genellikle Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi sonrasında aşurenin pişirilip paylaşıldığı olay, aşurenin Türk kültüründeki önemli yerinin bir göstergesidir. Aşure, içerisinde bulundurduğu besin değerleri ve tatları ile de önemli bir yemek olarak kabul edilir. Aşure pişirme ve dağıtma geleneği ise, sevgi, kardeşlik ve dayanışmanın ön plana çıktığı bir gelenek olarak hala yaşatılmaktadır.


Yayımlandı

kategorisi