Oksijeni kim buldu? Ne zaman kim tarafından keşfedildi?

Dolunay Topluluğu, Joseph Priestley ve Oksijenin Keşfi | bilim ve  aydınlanma akademisi

Oksijen, hayatımızda önemli bir rol oynayan bir gazdır. Oksijen, tüm canlıların yaşamı için gereklidir ve atmosferimizin yaklaşık yüzde 21’ini oluşturur. Peki, oksijeni kim buldu? Bu sorunun cevabı, oksijenin bulunması konusunda birçok bilim insanının katkısı olduğunu göstermektedir. Oksijenin keşfi, doğa bilimleri, kimya ve fizik gibi birçok disiplinde çalışan bilim insanlarının yıllar süren çalışmalarının sonucunda gerçekleşmiştir.

Oksijenin keşfi, 18. yüzyılın sonlarında gerçekleşti. İlk olarak İsveçli bilim adamı Carl Wilhelm Scheele tarafından keşfedildi. Scheele, havanın, yanabilen maddelerin yanmasını sağlamak için gereken bir madde içerdiğini keşfetti. Bu maddeyi “yanma havası” olarak adlandırdı. Scheele’nin keşfi, oksijenin doğru kimyasal bileşimini bulmaktan uzaktı, ancak keşfi, oksijenin varlığına işaret ediyordu.

Oksijenin kimyasal doğasının daha fazla anlaşılması, Fransız kimyager Antoine Lavoisier tarafından gerçekleştirildi. Lavoisier, havanın yanma sürecindeki rolünü inceledi ve Scheele’nin keşfini kullanarak havanın yanma sürecinde oksijenin varlığını gösterdi. Lavoisier, oksijeni “oksidasyon” sürecindeki bir element olarak tanımladı. Bu tanımlama, modern kimyada hala kullanılan bir terimdir.

Oksijenin keşfi, daha sonra İngiliz kimyager Joseph Priestley tarafından da keşfedildi. Priestley, 1774 yılında “beyaz renkli, tatsız ve kokusuz” bir gaz ürettiğini keşfetti. Bu gazın yanıcı maddelerin yanmasını hızlandırdığını fark etti ve bu gazın, Scheele’nin “yanma havası” olarak adlandırdığı madde olduğunu keşfetti. Priestley, gazı “dephlogisticated air” (fosforik asitsiz hava) olarak adlandırdı ve oksijenin doğru kimyasal bileşimini tanımlamaktan çok önce oksijenin varlığını gösterdi.

Oksijenin keşfi, doğal olarak, büyük bir ilgi uyandırdı. Oksijenin varlığı ve kimyasal yapısı, hayvanların nefes alışverişi, yanma süreçleri ve birçok diğer kimyasal reaksiyonlar gibi birçok farklı alanı etkiliyor. Oksijenin keşfi, kimya ve biyoloji gibi disiplinlerde önemli keşiflere yol açtı.

Özellikle tıp alanında, oksijenin keşfi büyük bir ilerleme kaydedilmesini sağladı. Oksijen, solunumun temel bir bileşenidir ve oksijenin eksikliği, insanlar ve diğer canlılar için ciddi bir tehlike oluşturur. Bu nedenle, tıp alanında oksijenin kullanımı, hastanelerde ve acil durumlarda hayat kurtarıcı bir rol oynamaktadır. Oksijen, solunum cihazları ve oksijen terapisi gibi tıbbi uygulamalarda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Oksijenin keşfi, aynı zamanda atmosferimizin ve dünya çevresinin anlaşılması için de önemlidir. Atmosferimizin bileşimini anlamak, çevre sorunlarını anlamak ve çözmek için önemlidir. Oksijen, ozon tabakasının oluşumunda ve atmosferin sıcaklığının düzenlenmesinde de kritik bir rol oynar.

Oksijenin keşfi, aynı zamanda modern kimyanın gelişiminde de önemli bir rol oynadı. Oksijen, birçok kimyasal reaksiyonda temel bir bileşendir ve birçok bileşiğin yapısını belirler. Oksijen, ayrıca metal oksitlerinin oluşumunda da önemlidir ve bu nedenle metal üretiminde önemli bir role sahiptir.

Sonuç olarak, oksijenin keşfi, birçok alanda büyük bir ilerleme sağlamıştır. Oksijen, canlıların hayatta kalması için temel bir bileşendir ve tıp, çevre bilimleri ve kimya gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Oksijenin keşfi, doğa bilimleri ve kimya gibi disiplinlerin gelişimine de önemli bir katkıda bulunmuştur ve hala bugün bile araştırmacılar tarafından incelenmektedir.


Yayımlandı

kategorisi