Yer çekimini kim buldu? Yer çekimi ne zaman kim tarafından keşfedildi?

Newton's Universal Law of Gravitation - ppt download

1687’de İngiliz matematikçi Isaac Newton evrensel kütleçekiminin ters kare kuralını hipotez haline getirdiği Principia’yı yayınlamıştır. Fakat yerin çekim kuvvetini bulan ilk kişi değildir sadece yer çekiminin sadece dünyada değil, evrenin her yerinde geçerli bir doğa kanunu olduğunu matematiksel formülle göstermiştir.

Yer çekiminden ilk bahseden kişi ise Newton’dan yaklaşık 1100 yıl önce yaşamış büyük Hintli matematikçi Bhaskaracharya’dır.

Yer çekimi, bir cismin dünya üzerindeki diğer cisimler tarafından çekilmesi anlamına gelen doğal bir fiziksel kuvvettir. Yer çekimi, insanlık tarihinin başından beri bilinmektedir. Ancak, yer çekimi ile ilgili modern bilimsel teorilerin geliştirilmesi ve matematiksel olarak açıklanması, geçmişte yaşamış birçok bilim insanının çalışmaları sonucunda gerçekleşmiştir. Bu nedenle, yer çekimini keşfetmek yerine, birçok bilim insanı yer çekimi üzerinde çalışarak, modern yer çekimi teorisinin temelini oluşturmuştur.

Antik Çağlardan Orta Çağa Kadar

Antik çağlarda, Yunanlılar, Romalılar ve diğer uygarlıklar, yer çekimini anlamaya çalıştılar. Aristoteles, doğal hareketlerin herhangi bir nedeni olmadan oluştuğunu savundu. Ayrıca, ona göre, dünya merkezli bir evrende yer alıyordu ve nesneler, doğal bir eğilimle dünyaya düşüyordu. Bu anlayış, uzun bir süre boyunca kabul edildi.

Ardından, İslam bilginleri, İslam Altın Çağı sırasında yer çekimini tartışmaya başladılar. İbn Sina (Avicenna), “Kanun” adlı eserinde, yer çekimini ve nesnelerin düşmesini açıklamak için hız ve zaman kavramlarını kullanarak matematiksel bir teori geliştirdi. İbn Bajjah (Avempace), kütle ve yer çekimi arasındaki ilişkiyi araştırdı. İbn Rüşd (Averroes), doğal hareketi anlamak için kuvvet kavramını kullandı.

Orta Çağ boyunca, Batı bilim adamları da yer çekimi üzerine çalıştılar. John Buridan, doğal hareketin nedensiz olduğunu savundu. Jean Buridan, hareket yasaları konusunda çalışmalar yapan İbn Bajjah ve İbn Rüşd’ün çalışmalarını tanıdı. Albertus Magnus, cisimlerin düşmesi ve hareketi hakkında fikirlerini ifade etti. Roger Bacon, yer çekimi kuvvetini araştırdı.

Newton’un Yerçekimi Teorisi

17.yüzyılda, İngiliz bilim adamı Isaac Newton, yer çekimi teorisini geliştirdi. Newton, “Principia Mathematica” adlı eserinde, cisimlerin hareketinin, kütlelerinin büyüklüğüne ve aralarındaki mesafeye bağlı olduğunu gösteren evrensel hareket yasalarını tanımladı. Ayrıca, dünya üzerindeki nesnelerin, dünya merkezli bir evrende, dünyanın merkezindeki kütle çekiminden etkilendiğini ve bu kuvvetin kütleler arasındaki mesafeye bağlı olduğunu belirtti. Bu teori, matematiksel olarak formüle edildi ve gravitasyon yasası olarak bilinir. Newton, ayrıca, gezegenlerin hareketi ve yörüngeleri hakkında da çalışmalar yaptı ve yerçekiminin gezegenlerin yörüngelerini belirlediğini gösterdi. Bu, modern astronomi için önemli bir keşifti.Newton’un yer çekimi teorisi, bilim tarihinde önemli bir adım olarak kabul edilir ve fizik, astronomi ve diğer alanlarda yer çekimi ile ilgili çalışmaları yönlendirdi. Bu teori, dünya merkezli evren anlayışını yıktı ve modern bilimsel düşünceyi başlattı.

Yer Çekimi ve Genel Görelilik

20.yüzyılın başlarında, Einstein’ın genel görelilik teorisi, yer çekimini daha da ileri bir düzeye taşıdı. Einstein, yer çekiminin, cisimlerin kütlesinin uzay-zamanın eğriliğine neden olduğunu ve bir nesnenin yörüngesini bu eğriliğe bağlı olarak belirlediğini öne sürdü. Bu teori, Newton’un yer çekimi teorisinin doğruluğunu genişletti ve yer çekiminin daha geniş bir anlayışına yol açtı.

Genel görelilik teorisi, büyük ölçekte kozmolojik olayların anlaşılmasına yardımcı oldu ve evrenin genişlemesi, kara delikler ve zamanın doğası gibi konularda bilimsel çalışmaları yönlendirdi.

Modern Yer Çekimi Araştırmaları

Bugün, yer çekimi ile ilgili araştırmalar, dünya yüzeyinde ve uzayda yapılıyor. Dünya yüzeyinde, yer çekimi haritaları oluşturmak için gravimetre adı verilen cihazlar kullanılıyor. Bu cihazlar, yer çekimi kuvvetini ölçerek, dünya yüzeyindeki yer çekimi anomalilerini tespit ediyorlar. Uzayda, yer çekimi araştırmaları için uydular kullanılıyor. Uydular, dünya yüzeyindeki yer çekimi kuvvetini ölçerek, dünya yüzeyindeki yer çekimi haritalarını oluşturuyorlar.

Yer çekimi araştırmaları, birçok alanda kullanılıyor. Örneğin, yer çekimi ölçümleri, yer altı kaynakları ve petrol yataklarının tespiti için kullanılıyor. Ayrıca, yer çekimi araştırmaları, dünya yüzeyindeki deprem ve volkanik aktivitelerin anlaşılmasına yardımcı oluyor. Uzayda ise, yer çekimi ölçümleri, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin kütlelerinin belirlenmesi için kullanılıyor.

Sonuç olarak, yer çekimi, insanlık tarihi boyunca bilinmiş ve anlaşılmaya çalışılan bir doğal fiziksel kuvvettir. Antik çağlardan bu yana, birçok bilim insanı yer çekimi üzerinde çalışmalar yaparak modern yer çekimi teorisinin temelini oluşturmuştur. Isaac Newton’un yer çekimi teorisi, yer çekiminin evrensel bir kuvvet olduğunu ve kütlelerin çekimine bağlı olduğunu gösteren önemli bir adımdır. Einstein’ın genel görelilik teorisi ise, yer çekiminin daha geniş bir anlayışını sağlamış ve modern yer çekimi araştırmalarının gelişmesine katkıda bulunmuştur. Bugün, yer çekimi ölçümleri, birçok alanda kullanılmakta ve dünya yüzeyi ve uzayda yapılan araştırmalar sayesinde, yer çekimi ile ilgili bilgilerimiz sürekli olarak genişlemektedir.


Yayımlandı

kategorisi