Serum, vücudun enfeksiyonlarla savaşmak için kullandığı doğal bir savunma mekanizmasıdır ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılan önemli bir tıbbi üründür. Serumun keşfi, insan vücudunun enfeksiyonlara karşı doğal bağışıklık sistemini nasıl kullandığını anlamaya yönelik araştırmalarla başladı.
Serumun tarihi, 1796 yılına kadar uzanıyor. Bu yıl, İngiliz doktor Edward Jenner, küçükbaş hayvanlar üzerinde yaptığı deneyler sonucunda insanları çiçek hastalığına karşı aşılamak için hayvan çiçeklerini kullandı. Bu aşı, insanların çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazanmalarını sağladı. Bu çalışmanın sonucunda Jenner, enfeksiyonlara karşı koruyucu antikorların vücutta üretildiğini keşfetti.
Serumun modern keşfi, Fransız bilim insanı Louis Pasteur tarafından 19. yüzyılın sonlarında yapılan çalışmalarla gerçekleşti. Pasteur, hayvanları öldürücü olan bir bakteri olan antraks hastalığına karşı bir aşı geliştirmeye çalışıyordu. Araştırmaları sırasında, hastalığa karşı antikorlar içeren kanın aşı olarak kullanılabileceğini keşfetti.
1901 yılında, Alman immünolog Emil von Behring, difteriye karşı kullanılabilecek bir serum geliştirdi. Behring’in serumu, enfeksiyonun sebep olduğu toksinleri nötralize eden antitoksinler içeriyordu. Bu, modern tıbbın önemli bir adımıydı ve birçok enfeksiyon hastalığının tedavisinde kullanılan birçok serum ve aşıların geliştirilmesine yol açtı.
Bugün, serum hala birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Özellikle zehirlenme ve enfeksiyon gibi durumlarda, serumlar hayat kurtarıcı olabilir.